Eğer benim gibi Afrika kıtasına ilk kez ayak basacaksanız, Güney Afrika bu coğrafyaya “Merhaba” demek için biçilmiş kaftan. Hele ki Cape Town, sizi hem Afrika’da olduğunuzu hissettiren birçok yeni keşifle tanıştıracak hem de bu keşif yolculuğunda Avrupa ve İngiltere esintileri hissettirdiğinden, seyahatiniz kolay bir şehirde olduğunuzu bilerek akıp gidecek. Cape Town Gezi Rehberi yazımda size Bilmeniz Gerekenler başlığında her şeyi aktarmak istedim.
Renk savaşının yaşandığı bu topraklar hepimizin bildiği üzere zamanında İngilizler ve Hollandalıların sömürgeleştirdiği, siyahi insanların köle muamelesi gördüğü, asla eşit olmayan koşullarda rengarenk tenleriyle yaşayan insanların memleketi. Nitekim bu milleti Rainbow Nation yani “Gökkuşağı Milleti” olarak adlandıran ve ömrünü bu renk savaşına adayan dünyadaki ilk siyahi başkan Nelson Mandela da yeri gelmiş 18 yıl Robben Adası’nda hapis yatmış ama sonunda ülkede özgürlüğü sağlamış.
Düşünün ki zamanında insanların renklerine göre yargılandığı mahkemeler, renklerine göre oturabildiği banklar, renklerine göre yürüyebildiği yollar varmış. Süpermarket yolunda bile beyazlar, beyaz olmayanlar ve renkliler (Hintliler, Malaylar..) olarak sınıflandırma yapılan bir toplum. Hem de beyaz kesim nüfusun sadece %10’luk dilimini oluştururken.
Cape Town güvenlik konusunda problemli kabul edilebilecek bir şehir. Bunun sebebi yukarıda söz ettiğimiz Apartheid’a kadar dayandırılabilir, çünkü 1994 yılı gibi yakın bir sürece kadar devam etmiş olan bu korkunç sistemin getirdiği eşitsizlik durumu tabii ki tam olarak ortadan kalkmamakla birlikte halen bir şekilde etkilerini gösteriyor. 2018 verilerine göre ülkede işsizlik oranı %27’ye kadar dayanmış, sınıflar arasında uçurum var ve bu durum tabii ki yaşam koşullarına yansıyor.
Bu arada, biz gezimiz boyunca herhangi bir aksilik, herhangi bir sorun yaşadık mı? Yoo. Ama bu şehrin güvenli olduğu anlamına mı geliyor? Bir yoo daha. Geceleri 100 metrelik mesafeyi bile koşa koşa, depar atarak gittiğimiz bir rivayet mi? Hayır efendim, Usain Bolt halt etmiş, basbayağı yarın yokmuş gibi koştuk, ertesi gün bacaklarımız ağrıdı.
Bu kısmı okumanızda ve Cape Town’u bu bilgiler ışığında ziyaret etmenizde ısrarcıyız, çünkü aksi takdirde bu şehri anlayabileceğinizi ya da tam anlamıyla tanıyabileceğinizi düşünmüyoruz. Merak etmeyin, öyle bayarak anlatamayacağız, bizim tarzımızda bir tarih dersi olacak gibi düşünün, bilgiler doğru, ama cümleler mahalle maçı anlatır. Apartheid dediğimiz sistem, ırk ayrımcılığına dayalı ve 1948 ile 1994 yılları arasında süregelen bir rejim.
Daha önce hakkında bir şey duymadıysanız bunun bizim yorumumuz olduğunu bile düşünmüş olabilirsiniz ama hayır, gayet olduğu gibi anlatıyoruz, basbayağı insanları ırklarına göre ayırdıkları, bazı bölgelerin “beyazlara” bazı bölgelerin “diğer ırklara” ait olduğu, yasaların buna göre uygulandığı bir sistemden bahsediyoruz. Nerede yaşadığının, nerede okuduğunun, ne iş yaptığının hatta sokakta nereye oturabildiğinin bile hangi ırktan olduğuna göre belirlendiği ve bunun devlet tarafından yapıldığı bir sistem.
Aslında hava sıcaklığını göz önünde bulunduracak olursanız yılın çoğu ayı Cape Town’u ziyaret etmek için uygun gibi görünse de şehirde ne yapmak, nasıl vakit geçirmek istediğinize göre bir planlama yapmak daha mantıklı olacaktır. Eğer şöyle babalar gibi yaz ayları yaşamak istiyorum, bizde kar yağarken Instagram’da bikinili pozlarım ile ortalığın anasını ağlatacağım diyorsanız Aralık, Ocak, Şubat dönemi sizlik. Ancak biraz daha gezmeye elverişli, biraz daha İsmail Türüt’ün terli gömleğine dönmeyeceğiniz bir hava isterseniz Mart – Nisan, Eylül – Ekim dönemleri size daha çok hitap edebilir.
17/11/2022
Eğer benim gibi Afrika kıtasına ilk kez ayak basacaksanız, Güney Afrik
29/09/2021
Las Vegas, sana bir teşekkür borçluyuz. BizeLas Vegas’tan ne bekliyors
24/04/2021
Amerika gezisi planlamak gerçekten zor zanaat. Öyle Amerika deyip geçi
E-Posta bültenimize abone olarak paylaşılan içeriklerden anında haberdar olabilirsiniz!